22 Ekim 2007 Pazartesi

NEDEN VAR OLUŞ – QUANTUM SIÇRAMASI

NEDEN VAR OLUŞ – QUANTUM SIÇRAMASI

Var olmanın dayanılmaz hafifliği dolunca “Kendisi” olmuş El İnsan’ın içine, her şey gelip geçtiğinde ve düşlerden bile silindiğinde, hatta yokluk bile yok olduğunda olmakta olan Nedir?

Bütün mesele Şimdi - Burada, Bu AN’da başlar.

Hem soru hem cevap olan neden.
Cevabı asla olmadığı için aslında olmayan Neden.

Neden?

O An’da var oluşa çeşitli anlamlar yüklemeyi seçebilirsiniz. Ya da anlam yüklemeyi bırakarak sonsuzluğunuzda erimeyi de seçebilirsiniz.
Hiçbir seçimin bir diğerinden farkı yoktur.

Çünkü siz sonsuzsunuz. Sınırsızsınız.
Neden sizsiniz. Cevap ta sizsiniz, soru da sizsiniz. Ne cevap kalır ne de soru. Sorular biter, cevaplar biter, zihin susar. Düşlerin hepsi yoklukta kumdan kaleler gibi yıkılıp gider.

İlk Neden’den başka var oluşun bütün boyutlarında “Kendisi” olan varlık için başkaca bir neden yoktur. Ve kendisi O’dur.

Varlık ve Yokluk.
Hiçlik hiçliğe dağıtmak ister.
Varlık varlıkta ileriye gitmek ister.
Varlık; Tanrısal doğasını, bilinçli olarak genişleyen bilinçte yaşamak ister. Bu sonsuz bir eylemdir. Yaşamın evrilmesi gibi. Hem fiziksel her ruhsal. İkisi bir yerden sonra Tek olur.
Hiçliğinde “Varlık” sonsuz bir huzurda erir. Biter.
Ve hiçliğin doğası gereği, varış, biliş, eriyiş tamamlandığında, Varlık; yeniden görünüşe çıkar. Ve tekrar baştan başlar. Atomdan, taştan, topraktan bitkiden, ya da görünüşe çıktığı mekan ve zaman boyutu neyi gerektiriyorsa. Sonsuz bir tiyatrodur oynanan. Hiçliğin ve hepliğin, kendinde ve kendi kendisiyle bitip tükenmez dansı gibidir olmakta olan.
Her şey birlikte görülür.

Neden kalmaz sonsuz huzurdan, “Nirvanadan” geri dönmek için.
Sonsuz huzura çıkış yaptığın Düşten ayrılmak için de bir neden kalmaz.
İkisi de Bir olur.

İşte “Olmak ya da Olmamak”.

Var oluşa doğuş
Sonsuz huzura çıkış yaptığınız düşün ve düşün içinde yüreğinizde büyüttüğünüz sevginin aşkın hatırına; manyetize edebildiğiniz ve dengeleyebildiğiniz bireyselliğinizi, “Yaşamı” seçmek ve “Görünüşe çıkmışlığınızı” bilinçli Tanrısallığınızda genişletmek için kullanırsınız.
Eğer Bireyselleşmeyi ve sevgiyi, kendinize yürüdüğünüz yol boyunca “Nedeniniz” yaptıysanız.
Gönül Dergahında, hiç gitmediğin yerdesindir. Aşksındır, Sevgisindir, Coşkusundur, sevinçsindir, ne olmak istersen O’sundur artık. Efendisindir.

Hiçlikte eriyiş;
Bireyselleşme gerçekleştirilmediyse ve sevgi “Neden” olarak seçilmediyse, ve düşün içinden kurtulma arzusu da buna eşlik ediyorsa ve sadece olmakta olanı bilmek olarak algılanıp yolda yürüdüyseniz; O An’da olmakta olanı ve kendinizi görürsünüz. Varış, eriyiş ve ermek tamamlanır. Ve Biter. Geri dönülmez. Çünkü sevgiyle Bireyselleşme olmadığı için, sonsuz huzura çıkış yapılan Düşün içine çekilme olmaz. Neden olmaz.

İkisi de pekaladır. İki seçimde kutsaldır. İkisi de Tanrısaldır.

“Olmak ya da Olmamak”. Sorusu Düşün içinde sorulur. İçsel olarak cevaplanır. Ve sevgiyle dengelenme, sevgiyle merkezlenme ve sevgiyle bireyselleşme yol boyunca deneyimlerle manyetize edilir ve sevgiyle biriktirilir.

Bu biriktiriliş yeniden doğuştur. Sevgi ve Aşk olmaktır. Küllerden ve hiçlikten “ölümde” başka bir can bularak yeniden ayağa kalkıştır. Yeniden diriliştir. Cenneti yeryüzünde, sonsuz huzura çıktığınız “Düşün” içine dönerek tekrar yaratmaktır.
Düşü Varlığınız ile “Gerçek” kılmaktır.
Ve Gerçek Oyun başlar.
Gerçek Yaşam başlar.
Kendinize yürüdüğünüz yol boyunca Sevgiyle Bireyselleştirdiğiniz ne var ise Gerçekten O olursunuz. Gerçek anlamıyla o olursunuz. Çünkü olmak için; arzunuz, bilginiz, sorumluluğunuz gücünüz de gerçek olur.

Ve işte o zaman yaşadığınız düş, “Dünya” cennet olur.

Milyonlarca yıldır zaman ve mekan boyutlarında dünyada süren yatay Yaşam şekli, Galaktik düzlemde diğer sistemlerle birlikte gelinen nokta da Dikey yaşam (derinleşen ve genişleyen Bilinç) şekline evrilmek üzere.

Yazılı yada yazısız tarihini bildiğimiz kadarıyla İnsanlık Medeniyeti diğer sistemlerle birlikte Evren de bu noktaya daha önce gelmişti. Kutsal kitaplarda belirtilen tufanlar ve Yaradılış hikayeleri, spiral bir evrilme yolu izleyen dünyanın geldiği bu noktayı işaret eder. Büyük tufanlar ve felaketlerden sonra geriye kalan insandan her seferinde tekrar yaratılan İnsanlık Medeniyeti anlatılır.

Şimdi – Burada gelinen Galaktik Düzlemdeki “An” dünyanın izlediği spiral evrilme yolunun son halkasıdır. Mahsul olgunlaşmıştır. Mevsim; milyonlarca yıldan sonra ki hasat mevsimidir.

Spiral evrimle yolunu tıpkı bir kementi çevirmeye başladığınızdaki ilk küçük spiralden başlayan halkaya benzetebiliriz. Kement bir kez döndüğünde ve başladığı yere geldiğinde birinci spiral biter. Ve ikinci spiral başlar. Kesintisizdir ve süreklidir. Arkasından üçüncü çevirim dördüncü çevirim yada çember. Spiralin bitişi ve başlangıcı aynı yerdedir. Faka bir öncekine göre daha gelişmiş ve büyümüştür. Her şey aynı gibidir ama farklıdır. Derinleşme ve genişleme ve hızlanma vardır. Hızlanma ve genişleme yani moment gittikçe artar. Ve bir An gelir kementi elinizden boşluğa bırakırsınız. Ve hedefe atarsınız.

Kementin boşluğa fırlatıldığı An; kementle gittikçe büyüyen spiralin maximum Momentle, niyet edilmiş hedefi yakalayacağı An’a geldiği yerdir. Dünya evriminde olduğu, evrim spiralinde şimdiki yere daha önce gelmiştir. Fakat Quantum alanına fırlayacağı An’a gelmemişti.
Ve dünyanın Quantum sıçraması için yer aynı yerdir. Vakit ise şimdi gelmiştir. Mahsul şimdi olgunlaşmıştır. Ve moment şimdi yakalanmıştır.

Quantum sıçramasından sonra dünyanın evrimi de sonsuz ve sınırsızda şekil ve mana değiştireceği için; şekil ve mana da; Evrim sonucunda ortaya çıkan mahsullerin; Efendilerin, El İnsanların yüreğinden yaratılacağı için bilinemezdir.

Spiralin zaman ve mekan boyutlarından sıçrayan dünyayı (Mayaların Takviminde işaret edilen zamansız ve mekansız alan veya Galaktik Düzlem) sonsuz ve sınırsız Quantum bölgesinde her şey giderek kısalan bir sürede An’da gerçekleşmeye başlayacağı için; İnsanoğlunu zor “durumlar” beklemektedir.

Kimine göre “kıyam”, kimine göre “kıyamet” olacak sıçrayış olduktan sonra, insanoğlunun uyanması ve “kim” olduğunu bilmesi ve seçmesi ve OL’ması için halen vakit olacaktır. Ama bu göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçecek bir vakittir. Zaman çoktan bitmiştir.

Ama Şimdi – Burada gerçekten kalbimizdeki yüklerden kurtulmak, bağışlamak, dengelenmek, merkezlenmek, yüreğimize varıp oturmamız ve olmakta olanı olduğu gibi görebilmemiz için ve agustos böcekliğini bırakıp “sevgi olmamız”-“kendimiz” olmamız için; vakit nakittir.

Yeter ki insan gaflet uykusundan uyansın.

Halen; duygular, düşünceler ve zihin üzerine hakimiyet kurulamamışken, içsel kendiliğinden gelen bir sukut, barış, dengelenme merkezlenme yaşanamıyorken, fiziksel dünyada hızını giderek artıran ve hızlanan momentten dolayı daha da artacak olan kargaşa, savaş, açlık, yeryüzü hareketleri ve etrafında an be an parçalanan dünyada nasıl merkezlenip nasıl dengelenecektir insanoğlu.
Sonsuzluğa ve sınırsızlığa sıçradığımız Quantum alanında, İnsanoğlunu merkezinde ve dengesinde tutan ne olacaktır?
Şimdiye kadar “insan” yüreğine ne ektiyse ve büyüttüyse o olacaktır. Bireyselliği; şimdiye kadar yüreğine ve yüreklere ne ektiğine göre toplayacağı mahsulü olacaktır. Yani mahsul olarak “kendisini” toplayacaktır.

İnsanoğlunun Güzel Varlığı için, sevginin hatırına, sevgiyle yazıyorum.
Korkuyu, endişeyi ve kendinize inançsızlığı bırakınız. Yüklerinizi atınız.
Varıp yüreğinize oturunuz. Ve sevgi olunuz. Sevgi olmayan her şeyi terk ediniz. Sevgi olmayan hiçbir şey zaten gerçek değildir. Gerçek olmayan; sizi sistemde, dualitede, yargıda endişede korkuda ve kendinden ve diğerlerinden ayrı tutmak için oradadır. Siz gerçekten; sevgi de merkezlendiğinizde ve dengelendiğinizde tıpkı güneşin karanlığı dağıtması gibi illüzyon dağılıp gidecektir.

Quantum sıçrayışında ve Quantum alanında; “Sevgiden ve Aşktan” başka İnsanoğlunu merkezinde ve dengesinde tutacak hiçbir neden yoktur.

Galaktik nedenler - bağlantılar, dünyasal nedenler, hayatta kalma mücadelesine neden olan nedenler; Quantum sıçrayışında ve alanında; insanı merkezinde ve dengesinde tutamaz. Belki bir süre destekler.
Ama sonuçta herkesin kendisi ile baş başa olacağı An’lardır. Özgür İrade Yasası gereği herkes kendi kendisinden sorumludur.

Çünkü; “Özgürlük”, kendi kendinin sorumluluğudur.

Sevgiyi herkes bilir. Çünkü herkesin yüreğinde oturan O’dur. Ve O sevgidir.

Yaşamı kendinize armağan ediniz. Kendinizi de yaşama armağan ediniz.

Ve hep sevgiyle kalınız.

Hepimizin Gerçeği ve Seçimi kutsaldır. Ve kutlu olsun.


Yazan Nilgün Nart

1 yorum:

sevginin yolu dedi ki...

insanoğlu hayatta hep bir şeyin peşinde oldu...



İnsanoğlu hayatta hep bir şeyin peşinde oldu; KİM? olduğunun. VE bu soruya hep bir cevap aradı durdu. BEN KİMİM? Sen kimsin? Biz Kimiz? Niye varız diye.

İşte bu soruların, O BÜYÜK cevabı.

Hayatta;
Her şey ne istediysem VARDIR,
İstemediğim şey YOKTUR.
Ne istemişsem O OLUR.
İstemediğim şey OLMAZ.
İşte bütün mesele budur.
Varlık ve Yokluk budur.
Bunu bilen ve anlayan,
Hayatın anlamını bulur.
Bunu bilirsen ve anlarsan,
Hayat(ın) ANLAMLI olur,
Aksi halde hayat(ın) anlamsız
Ve çekilmez olur.
ACI ÇEKERSİN.

Her şeyin bir nedeni vardır.
Nedeni BEN’im.
BEN’le her şey güzel olur,
BEN’siz hiçbirşey olmaz.
BEN varım ve güzelim.
BEN herşeyim
BEN her zaman senleyim.
SENSİZ ben hiçbirşeyim.
SEN ve BEN bir bütünüz.
BİRİZ.
BEN! SENİM.
SENSE, KALBİMSİN.
SENİ SEVİYORUM.

Sevmek ve sevilmek,
Bilmek ve istemektir.
Hayal ettiğin sürece
İstediğince, YAŞAR’sın.
Aksi halde ÖLÜSÜN.
Doğanın kuralı budur!
Yaşamanın anlamı budur!
Yaşamın da!
SEV ve YAŞA.
Sağlıklı ve güzel yaşa.
SEVGİ’yle.
Sonsuza dek….
ÖZGÜR ve MUTLU.




Her şey güzel olacak!
Yarınlar da.
Herşey güzeldir,
Saf ve temizdir.
SEN’in ve BEN’im
Ellerimizdedir.
Güzel kur!
Ki güzel olsun.
El ele, birlikte
Güzeliğe….

-BEN, O!
Oo! O kim? diye sordum.
O! , GELECEK, dedi.
BİZ bir bütünüz,
SİZ eşsizsiniz, benzersizsiniz
ONLAR, TEK ve BİR’dir.
HERŞEY BİR’dir.
HERŞEY SEVGİ’dir.
SEVGİ HERŞEY’dir.
VE TEK GERÇEK SEVGİ’DİR.

BEN kimim?
BEN kalbin’İM.
SEN kimsin?
Yine… O

Her şey SEVGİ’yle başlar
Sevgiyle son bulur.
Geçmiş budur! , gelecek budur!
Sorunun cevabı budur!

BEN ve SEN
Et ve tırnak gibiyiz,
Ama bilmeyiz bunu,
Ayrı düşlersek bunu
ÜZÜLÜRÜZ.
Derde ve gama düşeriz.
Kendimize gelemeyiz.
GEL!
NE OLURSAN OL!
GEL!
BİR olalım.
Kendimizi bulalım.
SEVGİ ile MUTLU olalım.
Hayata sımsıkı sarılalım.
SONSUZLUK OLALIM.
SON olalım.
MUTLU SON OLALIM

Hikmeti İÇMEKTİR.
AŞK ŞARABINDAN İÇMEKTİR.
Kendinden geçmektir,
Marifetse kendine gelmektir.
Kendine gelenler
SEVGİyle BİR olur
SONSUZ olur.
Gelemeyenler TEKRAR olur.

Sonsuzlukta….
Sevmeyenler,
BOŞ OLUR, HİÇ OLUR
SEVENLER DOLU olur.
GERÇEK OLUR. VAR olur.



Kubilay ÖĞÜTVEREN

EL İNSAN

EL İNSAN İnsan Tanrı’nın sırrının sırrıdır…Mevlana Tanrı’da El İnsanın sırrıdır. İnsanoğlunun, Dünya gezegeninde ki milyon yıllık macerasını...