11 Haziran 2010 Cuma

EL İNSAN

EL İNSAN


İnsan Tanrı’nın sırrının sırrıdır…Mevlana
Tanrı’da El İnsanın sırrıdır.


İnsanoğlunun, Dünya gezegeninde ki milyon yıllık macerasının “anlamı” tüm ihtişamıyla görünüşe çıkmak üzere.

İlahi Düzenin ve Kozmik Birleşimlerin, çeşitli varlıklarla aktarmaya çalıştıkları, aslında anlatırken kendilerinin de her seferde, gözümüzün içine baka baka söyledikleri, her şeyin An’da gerçekleştiği ve çok basit olduğu ve sadece yapmamız gerekenin “Kendimiz olmak” olduğu bilgisi bir sır değildi.
Bu bilgilerden başka her şey sır olarak açıklandı. Sır, sırrın sır olamadığı, sır olmayanın sır olduğu, görülmeyenin ötesiydi. Sadece “bakışımızı” düzeltmemiz gerekiyordu.

“Kendiniz olun”, “Yüreğinizde Yaşayın”. Açık ve net bir mesajdı.
Fakat biz insanoğlu olarak yapmamız gerekenin veya başarmamız gerekenin daha karmaşık, daha gizemli daha planlı, daha zor olduğunu düşündük.

Yüksek teknolojileriyle, artık gök kubbemizde filolarıyla gözükmeye başlayan UFOların bilinmezliğinde, oldunuz geçtiniz derken nereye geldiğimiz bile bilmediğimiz bir uzayın ve ilahi düzlemin koyu karanlığından gelen çağrıların gizeminde kaybolduk. Yüksek planlara ve belirsizce bize biçilmiş kaderlere hapsolduk.
Nerden çıkacağız biz O’na.
O’na çıkmak için koyulmuştuk yola.
Yol planlara, yol kaderlere, yol cennete, yol meleklere, yol uzaylı kardeşlerimize çıkıyor, çıkıyor da, bir türlü “Kendimize” “O”na çıkmıyor gibiydi.

Her yol O’na çıkıyor diyorlardı.
Ama bir türlü O’na varamıyorduk.
Neden çünkü yol var ama biz yolda değildik.
Yol var ama biz kendimiz değildik.

Bütün bilgiler yolarımızı uzatıyor. Sona varırken başa döndürüyordu.

Sanki bir labirent. İçinde dönüp duruyorduk.
Sanki her şey sonsuz bir An’dı, İçinde olamadığımız.

Bütün Evrende ve ilahi Düzende bizi dolaştırdılar. Derelerden tepelerden aşırtılar. Düz ovalarda şaşırttılar.
Nereye gidiyorduk ki nereye varmayı bekledik?
Görünen köye kılavuz beklemekten yorulmadık mı?
Görünen köyün yolu mu olur, kılavuzumu olur?
Milyonlarca yıldır, Şimdi – Burada elimizde ve dimağımızda olan bilgilerle gidilebileceğimiz ve yükselebileceğimiz bir yer olduğuna inandık. Bilgileri o yere ve O’na varmak için kullandık. Bulunduğumuz realiteden kurtulmak ve belki de diğerlerini de kurtarmak için kullandık.
Kendimizi galaktik kimliklerimizle ve bize biçilen payelerle sınırladık. Bize sunulan planların içine koşulsuzca yerleştik.

Bu planların bilgilerin kaderlerin frekansların cennetlerin kurtuluşların hiç birisi bize ait değil.
Çünkü her varlık oluşum Evrende tek seferliktir ve benzersizdir. Ve her varlığın planı yüreğindedir. Malzeme aynıdır. Her varlığın ve oluşumun bu malzemeden yapacağı ve üreteceği “Var Oluş” kendisine özeldir.

Bilgilerin, mesajların, Bütünün hayrına olan desteklerin önünde huşu içinde eğiliriz ama yeter ki “kendimiz olalım” Yüreğimizde yaşayalım. Yüreğimize iman edelim. Yüreğimizde oturanın, diğer her Varlığın yüreğinde oturan Tanrı olduğunu unutmayalım.

Hiçbir yere gidemeyiz. Gidilecek hiçbir yer yok.
Hiçbir yere varamayız. Varılacak hiçbir yok.
Hiçbir yere çıkamayız. Çıkılacak bir yer yok.
Hiçbir yere yükselemeyiz. Yükselecek hiç bir “Yükseklik” yok.

Yapmamız gereken basitçe “Kendimiz” olmak. Sevgi olmak. Aşk olmak. Efendi olmak. Bütünlenmek. Dengelenmek.
Ve yüreğinizdekileri ihtişamla korkusuzca yaşamınızın ortasına saçıvermek.
Ve ışığı sevgiyi güzelliği; siz de ne varsa güzel olan, sevginin ve aşkın hatırı için güzelliğin tadı için yüreğinizden çıkarıp yeryüzüne işlemeniz ve yanımsanız. Hepsi bunu içindi.


Çünkü her şey şimdi burada dünyada oluyor. Dünyada yaşanmayan, yansıtılmayan, yeryüzüne işlenmeyen sevgi aşk ışık huzur başarı denge barış, kısaca güzel olan ne var ise insanoğlunda gerçek olamaz, tamamlanamaz, eksik kalır.

Ve Efendiler tamamlanabilir. Tamamlanmaya Efendi cesaret edebilir.
Efendi bütünlenir tamamlanır ve halkayı tamamlar. Ve Tanrısallığını, İnsan tadında yaşar. Yaşam onda olur ve o yaşamda olur. Ve Yaşam aziz olur.
Yaşam Efendi ile kutsanır.

Çünkü hepsinden gerçek olan sevgidir. ve yüreğinizdir.
Ve yüreğinizde hissettiklerinizdir. Gerisi bu gerçeği süsleyen hikayelerdir.
Bütün evrende her şey sevgi ve aşk için yaşanıyor. Çünkü Ruh Sevgidir. Aşktır. Sevgi ve Aşk aslına dönüyor. İlk manaya.
Ve siz sevgisiniz.
Ve Sevginin içindesiniz.


Ve İnsanoğlunun Efendi olabilmesi için; Nedenin Nedenini (sırrın sırrını) yazabilmesi veya görünüşe çıkarabilmesi için yüreğinin kitabını okuması ve sayfalarını tek tek dünya diline çevirmesi gerekiyor.

Nedenin Nedeni insanın yüreğinden doğacak ve bütün bir Evren için Devrimi gerçekleştirecek.

Evrendeki, Evrimi gerçekleştirecek olan, olmakta olan Devrim Tanrı’nın sırrının sırrıdır.
Ve “İnsan Tanrı’nın sırrının sırrıdır. Ve İlahi güzelliğin aynasıdır.”

Ve Tanrı’nın sırrının sırrı EL İNSAN’dır

Onun için dünya gezegeninde beden almak zordur.
Zorluk basit oluşundan, basitin yalınlığın ve sadeliğin bütün Evrende unutulmuş olmasındandır.
Basit olan her zaman gözden kaçandır. Çünkü basittir.

Muhteşem olan basit olandan çıkacak
Mükemmel olan, mükemmel olmayandan çıkacak
Önemli olan önemsiz olandan çıkacak
Çok anlamlı, yalın olandan çıkacak

Sistem veya Varlık kendini "İlk Yaratılıştan" yeniden modelleyerek yeniden doğuracak.
Bütün Evren Tanrının sırrının sırrıyla EL İNSAN oluşumundan yayılan bilgi ve Var oluş ile evrim geçirecek.
Evrim her zaman aslında ilk modele göre gerçekleşir.
Son olandan gerçekleşen Evrim değildir. Sadece son olanın başka bir versiyonudur. Ve dönüşümdür.
Yani dünya tanımlamasına göre Egonun makyaj tazelemesi gibi bir şeydir.

Evren doğurgan bir Evrendir. Her an kendini yeniden doğurmaktadır. ve Doğan önceden doğmuş olanla eşit haklara sahiptir. Ve oda doğuran gibidir. Olmakta Olandır.

İnsan Yüreği basitçe ve doğal olarak sevgiyi, aşkı, yüreği ruhu yeniden yaratacak yani yeni “Algılayışı” ve “Hissedişi”.
Her şey algı ve hissediştir. Yani Titreşimdir. Frekanstır.
Dünya bizim yansımamızsa.. ..
Bizde Evrenin bir yansımasıyız.

Mikro Kozmos olan El İnsan. Evrene yansıyacak.
Makro Kozmos sırdır. Mikro kozmosta sırdır.
Makro Kozmosun sırrı, Mikro Kozmosa yansımıştır.
Makro Kozmos (sır), Mikro Kozmosta (sır) görünüşe çıkacaktır.
Mikro Kozmos olan İnsanda görünüşe çıkacak olan (sır) EL İNSAN’dır
Sırrın sırrı EL İNSANdır.
Ve El İnsan İlahi Güzelliğin aynasıdır.

Ve 99 Esmaü’l Hüsna’nın son Hüsnası El İnsandır. Hüvedir.

“Kendini Bilen”, “Efendi” olan El İnsanda bütün Mikro Kozmosun kodları ve güzellikleri muhteşemlikleri vardır. El İnsanda bütün Kainatın en karanlıkları vardır.
El İnsan da her tohum vardır.

Geldiğiniz boyutlara dönemeyecek olma korkunuz, sizin içinizdeki tohumları ve onların manalarını biliyor olmanızdandır.
Kendinizi üstün görüyor olmanız, her bilginin sizde biliniyor olmasındandır.

Hiçbir yere dönemeyeceğiz. Çünkü bizler artık geldiğimiz “şey” ve “yer” değiliz. Hepsiyiz. Ama hiç birisiyiz.

Hatta bazen hiçbir şeye, Tanrı’ya bile güvenemiyor olmanız, terkedilmişlik hissi, El İnsanın Evrimi, sadeliği alçakgönüllü olmayı, şefkati uyumu dengeyi aşkı sevgiyi, hiçbir etki altında kalmadan, her şeyi bilerek ve aynı zamanda bilmeyerek seçecek ve yaşayacak olmasındandır.
Sorumsuzluğun, sorumluluğundayız.
Görevsizliğin, görevindeyiz.
Manasızlıkların, manalarındayız.

Önemli olanların, önemsizlerindeyiz.
Çok olanların, azlarındayız.
Karmaşanın, sadeliğindeyiz.

Omega Çıkış Kapısı insanın yüreğinde yaşama ve Kendisi olma Gücü, kararı, İradesi, Sevgisi, Aşkı ve Bilgeliğidir.

Ve tek yapmamız gereken; “Kendimizde”; bütün sadeliğimizde, sıradanlığımızda, yalınlığımızda, saf sevgimizde, net görüşümüzde, tek bilişimizde, her şeye mesafesiz yakınlığımızda, yıkılmaz Ruh duruşumuzda, dengede kalarak ve yüreğimize inanarak, koşulsuz Zarasız ve ihtiyaçsız olmaktır.

Ve bize verilmiş yaşam armağanını alarak ve kendimizi de yaşama armağan ederek; yaşamı İnsan tadında, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşayabilmektir.
Ve daha azına asla ve asla razı olmamaktır.


Yazan Nilgün Nart
Eylül 2007 İstanbul /Turkiye

Hiç yorum yok:

EL İNSAN

EL İNSAN İnsan Tanrı’nın sırrının sırrıdır…Mevlana Tanrı’da El İnsanın sırrıdır. İnsanoğlunun, Dünya gezegeninde ki milyon yıllık macerasını...