21 Temmuz 2007 Cumartesi

OYUN İÇİNDE OYUN

Oyun içinde Oyun;


………………….Sonsuz bir zamanda başladı bu oyun………………………

……….Kaç kez oynandığı meçhul, ama oynanan hep aynı Oyun……..

………………………….Ne zaman biteceği bilinmiyor……………………......

………..……Oyunun bitişini, Oyuncuların seçimi belirleyecek…………….

Seçim, yeni oyunun, oyuncularını ve kurallarını belirleyecek

………………………….………..SENARYO………………………………………



Biz keyfimize göre üreteceğiz, sen çılgın bir açlıkla, yaşadığın her şeyi unutmak için tüketeceksin

Biz toplumsal kuralları koyacağız; ahlak diyeceğiz adet diyeceğiz, her şey senin için diyeceğiz, sen senin için olmayan ama senin için olduğunu sandıklarına köle gibi uyacaksın

Biz güç için kontrol için ve sadece kendimiz için oyunu yazan olacağız, sen acılardan acı, ölümlerden ölüm beğenen olacaksın

Biz savaş teknolojileri yaratacağız, silahları yaratacağız, sen silahları alıp savaş meydanlarında insan kardeşlerinle savaşan olacaksın

Biz savaşları başlatan olacağız, sen gidip nedenini bile bilmediğini bir savaşın tam orta yerinde olacaksın

Biz yöneten, idare eden, hedef gösteren olacağız, sen yönetilen, idare edilen, bilmediği bir hedefe koşan olacaksın.

Biz sefaletin, yokluğun, acının ve kederin ortaya çıkması için bütün sistemleri kuran olacağız, sen ezilen acı çeken sefalet içinde yaşayan olacaksın.

Biz keyfi sefada saltanat süreceğiz, sen cefada ezada sararıp solan ve insanlığını bile hatırlamayan olacaksın

Biz bütün rolleri dağıtan, baş rolleri de kendine alan olacağız, sen ise figüran rollerinin peşinde hayat boyu koşan olacaksın.

Biz sözü söyleyen, sen sözü dinleyen olacaksın

Biz uyutan olacağız, sen uyuyan olacaksın

Biz oyun oynayan, sen ise oyuncak olacaksın

Biz yaşamı her dem yaşayan, sen ise her nefeste umuda aşka huzura ve insanlığına ölen olacaksın.

Biz her yerde her kesin gündemini belirleyen, sen ise bu gündemi yaşayan olacaksın.

Biz sırlara gizlere sahip olan, sen ise kendine bile sahip çıkamayan olacaksın.


Rolleri dağıtanlar, kuralları koyanlar, savaşları çıkaranlar, dünya sahnesini sonuna kadar sömürenler ve ortalığı pisletenler ve diğerlerine hükmedenler bir avuç bile değildi. Geriye kalanlarla yetinenler ve figüranlık için rol bekleyenler, savaş meydanlarında ve yaşamın kaosuna atılanlar sürüler halindeydi.


…………..Oyun sahnesi her geçen gün karardı……………………………

……….…Oyun eğlenmekten, eyelenmeye dönüştü…………………………..

………….Eğlenenlerin nefisleri semirmekten balon gibi şişmişti……………

……....…Eyelenenlerin, neşesi sabrı ve kendisi tükenmişti…………………..

…….…...Ve nihayet eyelenen hatırladı her şeyi………………………..

………….Gördü oyunu……………………………………………

…..........Eyelenen yıktı perdeyi eyledi viran…………………………..



Oyun bu ya…….

Eyelenenler dedi ki;

Oynamıyoruz artık biz bu oyunu.
Oyundan çıktık.
Kendi oyunumuzu kuracağız.

Bıraktı silahını savaş meydanlarında icat edenlere, terk etti bütün savaş meydanlarını yüreğinde sonsuza kadar

İlk kez kucaklaştı insan olmanın tadında, yaşamlar boyu gözü dönmüş bir nefret ve kinle ölümüne savaştıklarıyla

Gündemlerini, kurallarını, adetlerini, değerlerini ve ölçütlerini verdi bir avuç insanın eline, bomboş kaldı yüreği yaşamın sevinciyle dolmak için.

Figüran rollerini ve kendisine belletilen yaşam modelini sonsuza kadar terk etti, oyun sırasında yere düşen insanlık kıyafetini giymek için.

İnsan kardeşlerinin ve doğanın hayrına olmayan bütün teknolojilerin, makinelerin üretim sistemlerinin fişini çekti yaşamından korkusuzca, yeni bir dünya sabahında doyasıya aşkı sevgiyi ve doğanın bin bir türlü kokusunu içine çekmek için.

Malın mülkün şanın şöhretin ve içine ekilen hırsın perdesini kaldırdı
gözlerinden, oyun sahnesinin dört bir yanına dağılmış umutlarını toplamak için.

Kapattı bütün öğretileri ve kitaplarını bir daha açmamak üzere, yüreğinin sayfalarını ilk kez coşkuyla okumaya başlarken

İnsan kardeşlerinden kendisini ayıran ne varsa attı yüreğinden, kırdı mühürleri sonsuza kadar.

Çözdü ayağına dolanan bütün prangaları, “Kendini” sonsuz zamanlar boyunca karanlığa bağlayan.

Bir gün daha hayatta kalmak yetmezdi, sonsuzluğa çevirdi gözlerini
Bir adımlık nefes kesmezdi, bin adımlık bir nefes çekti içine
Bir damla su kandırmazdı, bıraktı kendini okyanusun sularına
Önünü görmek yetmezdi, kaldırdı başını dimdik, özlemle baktı uzayda kaybolan ufkun çizgisine
Dört duvara ve bir avuç toprağa ait olmak da yetmezdi, savurdu kendini hesapsızca bilinmezin kucağına

Yeniden doğdu tükenişinden ve küllerinden.

Sınırsız, sonsuz, kuralsız, hesapsızdı. Yitirdi yüreğini Kainatın kıvrımlarında.

Yaşamın kendisindeydi.
Kendisi de yaşamdaydı.

Şimdi – Burada Birlikte oynanan oyun, “Kendinde” insan tadı bırakan bir Yaşam Oyunuydu.


…………………Sonsuz zamanlar boyunca sürmesini diliyorum…………………


Yazan Nilgün Nart
Seçilmişlerin Oyunu kitabından

EL İNSAN

EL İNSAN İnsan Tanrı’nın sırrının sırrıdır…Mevlana Tanrı’da El İnsanın sırrıdır. İnsanoğlunun, Dünya gezegeninde ki milyon yıllık macerasını...